30 Aralık 2010 Perşembe

zemin kattaki calisma odasindayim. duvarin bitanesi tamamen cam yere kadar, sokaga bakiyo. camin onunden her biri gecisinde  bir garip hissediyorum sanki yanimdan geciyolar evin icinden gibi. teyzemler birilerini gezdirmek icin sabah erkenden ciktilar. uyandigimda handenurun atesi vardi baya. indim asagiya kahvalti hazirladim kizlara. sonra onlari uyandirdim. handenur yazik bisey yiyemedi ilac verdm ama hala atesi var. hic bisey yapmiyorum, evdeyim genel olarak gezmiyorum buralari ama cok mutluyum bu sekilde evin icinde olmaktan. yarin amsterdama gideriz belki, kizlar alisveris falan yapmak istiyolar.
bu arada benim uzerine cikmaya niyetlendigim buz tutmus kanalin uzerinde dun insanlar vardilar, kaydilar yuruduler, bisey de olmadi, kirilmadi buzlar, yani yapilabilirmis:)

gentte neler oluyo hic bi fikrim yok. nete de cok fazla girmiyorum zaten burda. az once gamze ve spirodan mesaj aldim, onlara parise gelebilirim demistim yilbasinda, beni bekliyolarms. ama gitmiycem, parise ocak sonunda giderim artik yalniz olabilirim ama, ya da halamlari ayarlayabilirim. turkiyeden arkadasim gelmiyo ki hic! guya herkes gelcekti nerdee..

yarin donmeyi planliyodum gente teyzemler israr ediyo pazara dek kal diye. ben de kalsam kalirim aslidna ama sinemi yalniz birakmak istemiyorum. o yuzden sinemi de cagricam bakalim gelir mi.
---sinemle konustum simdi gelmiyim diyo ama bakalim---

onumuzdeki haftasinaw calisicam, 13unde olucak ilk sinawim, sonra da 24unde son sinaw. 10gun falan yani(tabi bioinformatics sinawina girmiyorum) sonra da biticek!:) smdi biticek diyince yine icimi bi huzun kapliyo. teyzemler diyo biletini degistirme subatta gel bizde kal, ama kallamiycam yani subatta donmek istiyorm ben. hem okulum basliyo 2subatta.

28 Aralık 2010 Salı

24.12
evden ciktim, rotterdam a gitmek uzere. gent te istasyonda hep ogrenciler ellerinde bavullariyla bekliyolardi. 24uydi malum christmass eve herkes ailesiyle olcak ve 2 hafta tatil. antwerpen e gelip rotterdam trenini beklemeye basladim, tren rotar yapti 20dk kadar. herseyde rotar vardi zaten kalabaliktan dolayi. trende otururken biletcinin gelmesini bekledi gozum, malum vizesizlik korkusuyla ama ilginctir ki kimse kontrol etmedi biletleri dahi. 
rotterdam a inince seymayla sevgilisi geldiler beni almaya.  sevdim cocugu. soz yuzugu almislar Allahim ya insanlar ne cabuk evleniyo:) sonra onlarin evine gittik, teyzemler de oraaya geldiler. yemek falan yedik. almanyaya yola ciktik. en mantikli yolun belcikadan gidecek sekilde olduguna karar verdiler ve geri brukselin oraya gittik sacma bi sekilde benim icin. yollar almanyaya girene dek oyle karliydi ki. hele almanyada bildigin karlarin uzerinden kaya kaya gitti araba. bizimkilerdeki deli cesareti. -10derecede karin icinden gitmek.
otele vardik sonra. ve aci gercekle yuzlestim. internt baglantisi bulamiyoruz!!!



24 Aralık 2010 Cuma

aysegul yollarda

dun gece bunalim hallere girdikten 1saat sonra falan nesem yerine geldi yine-tesekkurler kime gelsin:) gece 4e dek oturduk. sonra uyudum ve 8.30da kalktim. raporumu yazmaya devam ettim. 12ydi son submit etme saati 11.50de gonderdim raporu. teyzemlerle konustum gidecegim yerde internet olucakmis. ordan brain raporunu yazmaya devam edicem. ama internet nasil olcak onu da bilmiyorum.

simdi uzun uzun yazamiycam. vizesiz bi sekilde sinirlari gecicem az sonra. once hollanda sonra da almanya. umarim bir problem olmaz:s

uykusuzlugun verdigi hafif bir sersemlik olsa da iyiyim. insallah guzel gecer onumuzdeki 5gun.
benim burda olmamin ne mantigi var onu cozemiyorum suan.
derslerimde cokmus durumdayim, toparlamak icin napicam bilmiyorum. genel anlamda da pek oyle huzurlu oldugum soylenemez. hava buz gibi evden cikamiyorum. cok ozluyorum bu da mutsuzluk yapiyo. odam darmadaginik, dogru duzgun dolabim bile yok kiyafetlerimi koymak icin, kiyafetlerim ortalikta kaliyo. bana ne katiyo ki burasi. biliyorum donunce mutlu olcam ama yazdan beri yurdisinda olduguma degiyo mu yani?
farkindayim suan cok bunalim yapiyorum. ama mantiksiz geliyo. seytan diyo atla git don turkyeye. uzasin okulun 1 donem. gerci en basta yapsam neyse de simdi gitmem baya mantiksiz olur. bu ev kirasi falan olmasa bi de sinemle gelmis olmasak ben zaten donerdm kesn basta.
evet hayatimda tecrube oluyo baska insanlar taniyorum da, ee?
moralim bozuk. sefkate ihtiyacim var sanirim. gitmiycem seneye de amerikaya ya yalniz basima.
psikolojim altust durumda. uzun zamandir iyiydim bugun iyi degilim hic hem de. yarin sabaha rapor yetistirmem gere baslamadim hala. igrenc hissediyorum suan. yarin hollandaya gidicem ordan da almanyaya. hic istemiyorum zerre kadar. passportum da yok zaten, vizem yok yani.
iyi degilim ben hemen turkiyeye donsem keske. uyusam ya da bir kac gun, konusmasam kimseyle. neden boyle oldu..

raporumu bitirince biraz iyi olurum belki, simdi basliyim..

18 Aralık 2010 Cumartesi

gentte yasamanin bazi guzellikleri de var tabi. 6saat yatagimdan cikmadiktan sonra sinemin gelip perdeyi acmasiyla delirmiscesine yagan kari gormek insani mutlu ediyo. beyaz olusu mu insani mutlu ediyo anlamiyorum ama ne zaman yagan kari gorsek yuzumuzde gulumseme olusuyo. usesek bile mutlu oluyoruz kardan. usudum de. camdan soguk giriyo. gerci usudum dedigime de bakmamak gerek. ustume yorgan bile ortmuyorum geceleri bunaldigim icin. daha uzun kollu biseyle uyumadim su evde. disarda hava eksilerdeyken evin sicak olmasi guzel.
bence benim uyuyamama sebebim bu yatak. tavanda uyumak psikolojimi bozuyo:)

bugun sabah 11de evden ciktim aksam 8gibi geldim. benim icin fazla yogun bi tempo oldu cok yoruldum. once kurstan arkadaslarimlaydim sonra kizlarla bulustuk. sonunda gitmeyi istedgim pannekeukhuis a gittik yemege. flemenlerin geleneksel yemeklerinden biri krep, suslu puslu getiriyolar. oturduk hep beraber, sinem hic bisey yemeyip beni deli etti. herneyse. guzel flemish yemegimizi yedik. geldik geleli patetesten baska flemish bisey yemedigimiz icin guzel bi degisiklik oldu bana. zaten para harcadigim 2 seyden biri yemek biri telefon:) artik eskisi gibi yemek yemiyorum. yani ilk 1 ay yedigim gibi. yine de merak ediyorum kilo aliyo muyum diye. artik insanlar beni cok zayif kategorisinden cikardilar:)

gece belli bi saati gecince kimse kalmiyo uyanik. ben de actim dizi izledim, yeni bitti.

ya bugun iiyice farkettim de biz turkler birazcik ariza bi milletiz. boyle international ortamlar oldugunda illa ki ortamda salak sacma konusan bi turk oluyo. hani 1 kisiden yola ccikarak demiyorm bunu. kurstakilerde de cocugun teki sacma sapan politika yapiyo irkcilik yapiyo. arizayiz ya. uyuz oluyorum ben de.

camdan bakiyorum butun yerler bembeyaz olmus, yine mahsur kalcaz boyle devam ederse evde. cocukken kar yaginca hemen cikip oynamak isterdik. hatta camlicada otururken biz her sene buyuk bi kar yagardi o zamanlar tepeye kadar yururduk. ben ortaokuldayken karla yuzumu yakmaya calisirdim:)

bugun cok onceden yazdigim bi blogu buldum. cok eski ama. ameliyat gunlerinden basliyo amerikadaki ilk yazimda yazilmis en son. cok duygulandim,gozlerim falan doldu hatta:) ve eskiden ne guzel yazi yaziyomusum bunu farkettim. simdi ki gibi ilkokul formatinda degil, adam gibi:)

az kaldi donmeye ama son surecler sinawlar olcak artik calismaya baslamak gerek:s

cok canim aciyo cook:) http://fizy.com/#s/1agnyx

17 Aralık 2010 Cuma

Roma!

simdi koskocaman donme dolaptan geliyorum:) gentteki en yuksek sey sanirim:) kar yagarken bindik, sinem gozlerini acamadi:)

gecen cumadan basliyayim ben anlatmaya. cuma gunu kizlar italyaya gittiler. ben kursa. hande ve ben cumartesi oglene bilet almistik. ben bacagim sakat ve nezle bi halde de olsam gidicem dedim italyaya. italyayi gectim cuma aksami nil konseri var ona biletleri aldim kurstan cikista. handeyle birlikte gittik konsere. 45dk gec cikmasi disinda baya eglendim. hatta baya eglendim:) konserden eve geldik 11.30 gibi kizlardan telefon geldi. biz bu hostelde kalamiycaz cok korkunc sen de rezervasyonu iptal et diye. gece gce bunlar hostel degistirdi ben hosteli aradim, salak adam anlamiyo bi turlu durumu. (gelemiycem ucagi kacirabilirim dedim ona yoksa paranin tamamini kartimdan cekebilir) 1 gunu cekmesi uzerine anlastik. 1 saat 10euroluk telefon gorusmesi sonucu ben sinir stres oldum kapadim yattim saat 1.30u bulmustu. sabah 6.30da kalktm hazirlandim yola ciktik 8de. trenle bruksele gittik ordan otobusle havaalanina. italyaya indigimizde hostelin adresini bulduk 158 numara. bi baktik bi bina ve hostel namina hic bisi yok. kizlara mesaj attim bu adres yanlismi diye. meger bi binada bi katmis hakkatende. ama hostelin ici cok tatliydi. temizdi bi de.
sonra basladik gezmeye. aksam meshur ask cesmesine gittik. herkes para atiyo malum(bi de arkani donup omzunun ustunden atmak gerek tersten) ben de 1 cent atiyim dedim, cimriligimin bedelini parayi atmayi beceremeyerek odedim. benim param havuza dusmedi:) artik  evde mi kalcam nedir:p
roma da insan kendisini bizans doneminde saniyo heryerde gorkemli tariihi binalar dolu.
ikinci gun dolu dolu gezdik. vatikana gittik sabahtan. vatikan tam anlamiyla buyuleyiciydi. ben cok etkliendim. bir de vaftiz torenine denk geldik guzel oldu.vatikan favorimdi. vatikanin orda yururken adamin tekinin elektroyla nothing else matters calmasiyla dumur oldum:) gittim 2 eur para verdim oturup dinledim adami:)
o gun ben yorgunlugun etkisiyle hastaligim artti biraz. neyse gece otururken ilac icicem suda eriyen. hostel sahibi su kaynatti getirdi, kaynar suuyu termosa doktu ben elimdeki suda patlama yapan ilaci elimden dusurdumm tasan kaynar su ellerime dokuldu ve ben bardak dusmesin diye tuttum onu salak gibi. ellerimi butun aksam uyuyana dek soguk suda tuttum sonra 1 gibi yatmaya gittim. ama baktim ellerimin acisindan duramiyorum. 4e dek ellerimi soguk suya tutmam gerekti 4 te gecti ancak acisi. yattim sonra 7de uyandim bu defa hastaliktan uyuyamadim. hayatimin en igrenc gecelerinden biriydi sanrim. bi de ranzanin ust katinda yatiyorum ve kolumu kipirdatsam sinemin yatagi da sallaniyo. igrencti ve ertesi gun o halde butun gun  gezmem gerekti cunku hostelden cikis yaptik. ben kafami her koydugum yerde uyuykluyodum butun gun. sinem ceren yesim bir takldilar biz handeyle gezdik. benim de halim olmadigindan 3 saat gezip sonra bi yerde oturduk, yazik kizcagiz da bana uydu. sonra artik aksam havaalanina gittik.

--yemekler--
ilk iki gun yedigim pizza ve makarnalarda haya kirikligina ugrarken ikinci gun hostelin orda kesfettigim lokanta ile keyiflendim:) mukemmel 2 ogun gecirdim pizza ve makarna ile. gercekten guzelmis guzel yerde yiyince:)
----

ucaga bindigimizde benim artik uykusuzluktan sinirlrim tavan yapti.. 2kere uykuya daldim ikisinde de birilerinin aysegul diye durtmesiyle ve luzumsuz sorularla uyandirildim. ucak da hava sartlarindan dolayi cok uzun zamanda geldi. son treni kacircagimiz garantilendi:s bi dahaki tren de sabah. ben oturup aglayabilirken taksiyle konustum bizi 200eur a gente goturcegni soyledi. 7kisilik taksiydi 2 ksii daha bulup cok makul bi fiyata gente gttk 30eur fln verdik kisi basi ve otobus artik trene 20eur vercektik zaten.

eve geldik benim uyumam yine cok gec bi vakti buldu. bu uyku problemimi nasil cozucem hic bilmiyorum:s
hastaliktan kafami kaldiramadim ertesi gunu ve bi sonraki gun dutch sinawina girdim o halde:(

kurstan arkadaslarla takildik yine sinawdan sonra. super bi cevrem oldu. karmakarisik cidden. brezilyali meksikali tunuslu, baya zevkli ve renkli insanlar:) tek sorun ingilizce konusamiyo bazilari iyi:)





en nefret ettigim cizgi kahramani pinokyo




nil konserinden "gitme!" :)


guzel bir gun:)

15 Aralık 2010 Çarşamba

benim geri donmem gerek artik. kendimi cok yorgun hissediyorum.
gelse alsa beni, turkiyeye goturse.
istemiyorum burda durmak. uyumak istiyorum hep..
hem seneye de gitmek istemiyorum hic bi yere. yalnizken gucsuzlesiyorum ben.

evet moralim bozuk:/

10 Aralık 2010 Cuma

saat 10 gibi uyuyum dedim.. yattim dondum dondum durdum.. sonra kac dk uyudum bilmem 11de uyandim bir daha. uyuyamiyorum simdi. alerjim kabarmis vaziyettte. ne alerjisi bilmiyorum doktora da hic gitmedim bunun icin. ama butun gun hapsirdim, gozlerim kasindi, tikandim. uyaninca da boyle uyandim. herkes uyuyo tabi bu saatte. ben de guya 6da kalkip ders caliscam. simdi uyuyamazsam nasil kalkicam? hem aciktim da ama insem yataktan asagi kesin kalkamam.

bugun kurstaki arkadaslardan birinin dogum gununu kutlamak icin bi yerde oturduk. mutlu oldum, iyi insanlar var baya yabancilardan ama ben tabi haftaya kurs bitince ayrilcam onlardan. burda havalar birazcik isindi +larda +3tu bugun. belim agriyo bacagimla beraber yattigim yatagin da hic faydasi olmuyo.

1haftadir kurs disinda bi yere gitmedim, iyi ki kurs var yoksa bunalimlara girerdim. o diil de neden uyandim ben ya ufff.

burda ders calismaya gittigim bi cafe var yarin da uyanip oraya giderim olmazsa.ben bisiklete binmeyi ozledim ya 1 haftadan fazla oldu binmeyeli:s simdi ilac alip yatiiyim. dutch sinavim yarin olcak, umarim iyi bir not alirim.

tot ziens!

a

edit: yazimi bitirip okuyunca ilkokul cocugu formatinda yazdigimi farkettim:)

9 Aralık 2010 Perşembe

gozlerim kapaniyo artik..
sabah8de dersim var..

bu aksam oturup bir suru yazilar yazdim. hic birisini de begenmedim, kaydetmedim bile bilgisayarima.. en son erkeklerin salakligi uzerine yaziodum(benden de hic beklenmiycek bir konu ya-salak erkekler diyelm)

kupkuruyken hava bir ses duyduk az once. perdeyi bir araladik deli bir kar yagiyo dolu gibi. bana gore kar degildi gerci sulu sepken diyelim, ama sinem kar diyodu. yatagimdan inip camdan bakma zahmetine girmedigim icin kesin bisey diyemiycem. evin icinde video cekip durdum bu aksam sacma sapan. suan lavaboda birikmis bulasiklar duruyo bir suru, hic sevmiyorum birikmesini. ama aksam misafirimiz geldi eda ve annesi beraber yemek yedik ondan boyle oldu.
bacagim hala agriyo, gecsin ya lutfen romaya gidicem , yuruycem heryeri iyilesmem gerek.

dutch kursunda etrafim turkler tarafindan sarildi. ben uzaklasmak istiyorum onlardan biraz ama rahat yok. bi sira dizilioruz turk kolonisi gibi. seviliyorum da zaten herzamanki gibi:p

barcelonayi hic anlatmadim ama cok guzeldi. ablamla olmasi hele iyice guzeldi. ozledim onu cok. bi otelde kaldik, herkese de  tavsiye edebilirim otelimiz superdi. 2 gunde butun sehri gezdik, 1 hafta vucudum agridi 15saat fln disarda gezme halindeydik. cok ozel bi sehir barcelona. bati avrupa gibi degil. neyse kotu anilarim bende kalsin guzeldi gezimiz. keski ablam burda olsa yine..

cuma gunu burda Nil in konserine gidicem, komik biraz dimi? istanbul express diye bi etkinlik var burda onun kapsaminda. brenna maccrimmon geldi superdi. burdaki en guzel aksamimi gecirtti bana kendileri:) cuma da nil e gidicem. cumartesi de roma insalah.

ne yaptigimi yazmayi sevmiyorum ama baska turlu yazdigim seyleri de bloga koymuyorum. cok calismam gerek benim cook. onceligim dutch-nederlands.

ben yatiyim simdi.. sabah bisikletimi gidip almam gerek, bu halimle nasil surcem bilmiyorum:(

ozledim ben:/

7 Aralık 2010 Salı

geceleri uyuyamiyorum burda, en az 1 saat yatakta donup duruyorum uykuya dalabilmek icin. gecen gece yine donup dururken bir masal yazdim kafamda. sabah ilk isim de bunu bilgisayara yaziyim dedim. gel gor ki simdi hatirlayamiyorum masali:/ kucuk bi prenses vardi sanirsam:)

uyandim bu sabah . hava aydinlanmamis yine burda. kalkip kahvalti edip cikiyim ders calismaya dedim.(flemence sinavim var persembe cok onemli) ama ne istahim var ne halim. kahvaltida guc bela bir iki biseyler attim agzima, sonra giyindim hazirlandim ama cikamiyorum evden. sanki yercekimi iyice artirmis etkisini ustume cokmus gibi kipirdayamiyorum oldugum yerden. hatta goz kapaklarimi dusuruyo gulumsememe engel oluyo.

dun  gece filmi izledim the time traveler's wife. sekerdi epeyce. duygulandim.. ozledim.

hasta gibiyim bu sabah. biri beni alsa cikarsa evden keski. gerci 5dkdan uzun bi mesafe yuruyebilecegimi sanmiyorum.

burda yine sogudu havalar. gecen hafta ki yogun kardan sonra isindi gibi olmustu dun ama, bugun -3lerde sanirim. evimizden az ileriye(bisikletle 3dklik mesafe) panayir gibi bisey kurdular 'winter droom' (droom dream oluyo dutchta) hayatimda gormedigim kadar kocaman ve isil isil bi donmedolap var. bi de ice skating pist var acik havada. ikisine de gitmek istiyorum ama simdilik evden cikamiyorum. donme dolap kocaman ama:)

saat 12ye geliyo, 1 bucukta kursum var. artk ciksam da anlamsiz oluyo. yatiyim ben bari biraz..

21 Kasım 2010 Pazar

olu pazar

dusunurken dolunayi, gunesi gokyuzunu, aslinda konunun ozunden koptugumu farkettim. kendi kendimi justify etme cabalarim butun dusuncelerim. halbuki etmeyiver bir sefer de kendini justify. haksiz ol di mi?

bizimkiler amsterdama gittiler beraber. kavga etmisler baya. belliydi boyle olucagi zaten paristen sonra. ceren canla kavga etmis, zekiden hepsi nefret eder olmuslar. turkiyeye gittim gideli uzagim herkesten, biraz iyi oldu. hic gelemedigim seydir gerginlikler. turkiyede de epeyce yasadim zaten nedenini anlamadigim kirginliklar.

herneyse..

buz gibi bir hava vardi bugun burda. cami acip icime cekmekten mutluluk duydugum cinsten. butun gun coktum kaloriferin dibine, elimde kitabim, 3 sayfa okuyup 10 dk dusune dusune gecti gunum. cikmadim disari. cikmak istedim ama cikamadim. acik camdan giren ruzgar yanakgimi usuttu. sirtimi dayadigim kalorifer beni yakti, o sekilde hava karardi.

simdi aksam oldu. hersey ayni sekilde duruyo odamda. icimdeki endiseli ruh hali dunku gibi degil bugun. ama yine de bir uyuma istegi var her dakika. muzik dinleye dinleye ruh halim dinledigim sarkiya donusuyo. emre aydin dinliycegme serdar ortac dinlesem simdiye clublarda bulmustum kendimi sanirim:)

kitapta da kirik kalpler, savaslar, icindekini cozememis insanlar, uzulen kadinlar, celiskide olan adam, hastalikli ruhlar, iliskiler.. nereye gidicek bu kitabin sonu bilmiyorum. mutlu olmiycagi kesin. oyle bi kaygisi da yok zaten.

harry potter a gitmem gerek sanirim benim..

19 Kasım 2010 Cuma

faraway

there is something in the way
you're always somewhere else
feelings have deserted me
to a point of no return
i don't believe in god
but i pray for you 


don't you slip away from me
it's you i live for
don't you leave no
don't you slip away from me
i'm vulnerable to your love 



don't let them get you
stay away from the sun
it's too bright for you
your eyes getting blurry
still i'm crying your name
i don't believe in god
but i pray for you 

5 Kasım 2010 Cuma

istanbulda

mutluluk neymis?

dusunuyorum. evimdeyim cok mutluyum. sonra gidiyo bir anda ruh emicilerim geliyo. dusunuyorum, yurtdisindayim, yalnizim, kucuk bir studyodayim(sansliysam tabi). aksamlari vakit gecmek bilmiyo. surekli laptopum acik. netten konusuyorum sevdiklerime, facebooktan resimler bakiyorum, dizi izliyorum, zaman geciyo uyuyorum. uyanip lab a gidiyorum. zaman geciyo geciyo. vakit gecsin diye yasiyorum. neden peki?

sonra dusunuyorum evimdeyim, istanbulda, odamda bosbos duruyorum, salona gidip tv izliyorum kitap okuyorum mutluyum. uzgunum belki bir suru sey ters gidiyo ama sevdklerim hep yanibasimda. 

ama iste bu dediklerim boyle yasanmiyo herzaman. gri bi hayat var bazen o gri karariyo bazen sisler dagiliyo bilemiyo insan. belki kimileri her zaman mutlu oluyodur, kimileri genelde mutsuz bazilari da hep gri. 

cok mutlu oldugum anlarda bazen dalip gidiyorum, icim karariyo. yok yani bir sureklilik hic biseyde. 
simdi belcikayi anlatiyorum burdakilere, anlattikca ne guzelmis be ordaki hayatim diyorum. ama gidince oyle olmuyo. tekrar gidesim gelmiyo. ne isim vardi ya diyorum. ama burdayken guzel geliyo ordaki hayatim.

seneye nerde olucam acaba. yalniz basima bir yerlere gitme fikri cok korkutuyo beni, dusunsene virginia dayim tek basima:s

istanbulda kendimi gorevdeymisim gibi hissediyorum suan sanki yapilmasi gereken seyler vardi onlari yapiyorum. boyle planli yasamayi sevmiyorum hayati. icim sikildi bu gece yine herkesler uyuyunca. gentte de boyle oluyodu ya, herkes uyuyunca yalniz kalinca icim karariyodu. 
bi sebebin olmayinca bos geliyo hayat. ama sebebimiz var neyse ki. inanmak guzel biseylere. 
ruh emicilerim geldi yine demistim, geliyolar iste arada vakitsiz yere. bazen cok aci cekmek istiyorum diyorum ya hani sacmaliyorum heralde. 

gentteyken bi tane boyle karamsar yazi yazmadim, simdi istanbulda hersey bu kadar guzelken bunu yaziyorum. bu da aysegul iste. salagim biraz:)

21 Ekim 2010 Perşembe

okyanusun ortasinda

marine biology dersi- hava sifirin altinda kac?
cok artist ama poz degil:)

19 Ekim 2010 Salı

gent8

Gecen hafta genel anlamda evde oturmak ve gentte dolanmakla gecti. resim cekilmis olmasak unutucam ne yaptigimi. Pazartesi sebastian ve kiz arkadasiyla bulustuk sonunda. sebastian sakir sakir turkce konusuyo cok sasirdm:) Carsamba gunu kizlar alisverise gittiler. hic sevmedigimi bildiklerinden artik israr etmiyolar gel diye. ben evdeydim dedim alisverisinz bitince cagirin beni. sonra gittim yanlarina acikmistim cok herzamanki gibi:) sehirde dolaninca mutlu oluyorum aslinda, cunku gercekten guzel boyle icime cekiyorum soguk havayi ve ayiliyorum. Cuma aksami olganin yurduna gitttik 15kisi falandik, olga bzi yemege cagirdi. herkes bisiler yapcakti. ana yemek olgadan 'omlet' :) ben cilekli pasta yapcaktim, kremayi tutturamadigimdan oturup agliyodum yok yere. ama ben nasil biseyi yapamam ya, cok sinirleniyorum:) sonra ikinci kez yaptim, cilek de yoktu muzla yaptim hic hosuma gitmedi sonuc, neyse tadi guzeldi. sacma sapan yemekler butunlugu icinde karnimizi doyurmaya calistik. omlet guzeldi bu arada:) ama canin yorumu 'hatun bana bunu aksam yemegi diye getirse bosarim' oldu:) tayvan lilarla tanistik bi suru, tatlilar baya ve deli gibi gezginler. haftasonu realmadrid macina ispanyaya gidiyoalardi para da bol tabi sanirim:)

ben boyle gun gun yazmaktan cok sikiliyorum, hic zevkli degil ve cok yavan. unutmak da istemiyorum yaptiklarimi ama bunu sevmedim. zaten genel anlamda canimin ne kadar sikkin oldugu  yazima da yansiyo farkindayim:) bilmiyorum ne cozum bulsak buna. dusunelim bakalim:)

18 Ekim 2010 Pazartesi

Bruxelles, Brussels, Bruksel!

Bruxelles, Brussels, Bruksel!




City girl!

Cumartesi kizlari saat 2den sonra bruksele gidelim fikrini begenmedigimden pazar gunune ertelettik bruksel gezisini. Cumartesi gecesini 1bucuk saatlik uykuyla(+yarim saat gunduz uykusu) gecirdigimden aslinda gitmeye hic halim yoktu. ama pazara erteleten ben olunca kalktim giyindim ilk ben hazir oldum. Bir onceki gunden bisikletimi bsikleti olmayan bir arkadasa odunc verdigimden ben tramvayla gittim erken cikip. Tren istasyonuna geldigimde uykusuz ve actim. hemen kahvemi aldim, sinem de sandwich almis onu yedim soguk ruzgarin da yuzume carpmasiyla  ayildim epeyce. express tren 1.24teydi on a bindik. yarim saat gibi bir surede bruksellde olduk. Ben kislik kaz tuyu montumu giymenin otesinde 2 de kazak giyip cikmistim. Evden cikarken de sinem bana sirf hirkayla ciksam olur mu diye sordugunda sacmalama mont giy demistim ama kendisi t-shirt ve incecik trenckotuyla gelmis ve 8derece havada dondu. neyse ki ben yanima ekstra hirka da getirdigimden ona verdim. bir information centre ararken city travel otobuslerini gorduk buyuk kirmizi olanlari. ona kostuk kac para demeye:) bombostu otobus, sofor dedi merkez duraktan binmenz gerek atlayn yolda anlatirim.. bindik adam dedi ogrenciye 18eur, oldu canim dedim ben de inelim dedim, sinem gonulluydu binmeye, adam dedi size cocuk price i o zaman 12eur. bu sefer kizlar da tereddut etti-eda yesim, ben bilmiyorum az degil derken adam 10eura veriorm dedi, peki dedik bizde. hic ugrasmadan pazarlik oldu resmen:) atladik otobuse gezmeye basladik sehri duraklarda ine ine. 

Tamam gent guzel, brugge masalsi falan ama brukselde yasanir. Geldim geleli sehir gordum nihayet ya. Kalabalik, yogun, heryer acik, hayat var canlilik var sehirde. Hem ayrica gayet de yesil. Ben cok sevdim brukseli. Hem yesil hem tarihi hem de metropol! Evet ben sehir insaniyim. Istedigi kadar guzel olsun bayiyo beni kucuk yerler. Her yeri gezmeye vaktimiz yoktu hem kizlar usuyodu-ben bildigin soguk gecirmez bi kiliktaydim. yine de gezdik hep sehri. Sint Jacob kilisesine girdik ilk. Duvardaki 2 tane devasa tabloya hayran kaldim, biraksalar daha uzun uzun izlerdim. Museum of Fine artsa girmek icimde kaldi. Muhtesem bir para gittik resimler cekildik. Saray kilisesini uzaktan gorduk. Saray eylul sonundan itibaren halka kapanmis giremedik. 
otobusten hic inmeden atomium a dek gittik. sofor bizi kandirdi last bus bu dedi biz de inemedik orda resim cekilemedik:) ben gerci zaten hc resim ceklicek modda da degildim ya. merkeze donduk hemen yemek yedik. Yemekten sonra Paul Cafe diye asiri tatli bi cafe bulduk kapanmasina 15dk vardi ama sinemle oturduk kahve ictik orda. Kalktik ve meshur brukselin simgesi 'manneken pis' i gorelim dedik. gittik, ve hayal kirikligina ugradik. miniminnacik bi heykelmis o inanamadik. yaninda ki cikolata dukkanlarinda onun 10kati cikolata heykelleri vardi:) 
Bir tane karkuresi aldim. 4 belcika sehrinin sembolleri var, superdi. aldim daha yarim saat gecmeden kirildi:( o kadar uzuldum ki.. kirik kar kuresi koleksyonum var resmen bu 4uncu sanirim. 
gennteki gibi sade degil dolu dolu belgium waffle aldi kizlar, benim yemeye yerim yoktu hic. istasyona yuruduk. saat 9 olmustu sanirim. cok guzel gecti bruksel. cok sevdim ben. :) ve bu yazinin sonucu ben bir 'city girl' um, yapamiyorrum kucuk yerlerde:)


11 Ekim 2010 Pazartesi

gent6

burda kafama iyice bisiler oldu hic hatirlayamiyorum yasadiklarimi. melankolik takilmanin yan etkileri olsa gerek. gerci melankolik takildigimda yok oyle cok. 

almanya-turkiye 3-0:(

biz binbir hevesle giyindik kirmizi beyazlarimizi, suslendik puslendik sleepstraat a mac izlemeye gidiyoruz. tabi oncesinde celal abinin guzel kebapcisina gidip bi suru guzel et yicez. mactan mi daha heyecanliyim yoksa kebaptan mi bilmiyorum:) turkiyede zaten yedigim tek kebap okulun yemekhanesinde ogle arasi aldigim kofteler ve donerler oldugundan(birlikte takildigim kebap turu etler sevmeyen dostlarim sagolsun) burda acisini cikariyorum. herneyse biz bisikletlerimize atladik coskuyla gittik. yemeklerimizi yedik, ama gel gor ki koskoca turk mahallesinde mac gostermiyo kahveler disinda bi yer. sonra celal abi bizi bi yere gondertti duzgun, orda izledik. tabi felaketti tam anlamiyla. son 10 dk ciktik zaten bir gol daha yemesiz. yikilmis umutlar ve tok bir mideyle donduk eve. 
 cumartesi kizlar antwerp e geziye gittiler ben rahatsizdim biraz gitmedim. o yuzden anilarim olusmadi orda, instead butun gun evdeydim:)

ve pazar gunu gentteki en kotu deneyimimi yasadim. 
alisveris yapalim diye turk caddesine gittik. ben canta bile almadim, cok sey almayiz posetleri de bisikletime takarm diye. alis veris yaptik. sinemin sirt cantasina koyduk posetleri de ben taktik bisikletime. bir de cali supurgesi aldik! hic bir yere sigmadigindan benim bisikletimin arkasina bagladik. gent sokaklarinda arkamda cadi supurgesiyle gezdim. millet donup donup bakti. kafamda bir de sivri bi sapkam olsa baya hos olabilirdi:) donus yolunda supurgenin yarattigi atraksyon yetmezmis gibi butun posetler yirtildi:S eve kadar herseyi nasil tasidik nasil donduk hatirlamak bile istemiyorum. 

applied microbiology:S
bugun sabah 9da dress gittik human brain, guzzle dress. ogleden sonra applied microbiology girdim. aman yarabbi nasil zor bir derss oyle:s bilmiyorum ben bu okulda nasil basarili olucam. okuldan ciktigimda saat 5 olmustu beynim dumur olmus vaziyetteydi, dedim hic eve giremem. ne zamandir burdaki le pain quotidien e gitmek istiyodum, oraya gittim sinem de geldi kahve ictik. kafam dinlendi az. ama simdi basim cok agriyo.
yazima devam dahi edemiyorum. hem baska seyler yazmayi planliyorum simdi oturup burda tanistigim insanlari yazicam:) eglenceli olucak. 

8 Ekim 2010 Cuma

brugge






brugge

brugge ve gente devam(5)



yazmayali oyle cok oldu ki kizdim kendime. yazmadikca yazamiyo insan. ama yazmadigim gunleri de resimlemisiz guzel olmus. sinem bugun facebooka album bile yapti hatta:) 

ustunden zaman gecince unutuyo insan. brugge la baslayalim:

gec uyandigimiz cumartesi sabahi sinemin bisikletinin tekeri patlak oldugu icin trenle istasyona gitmeye karar verdik. 1.35te brugge a giden tren ayrilcakti istasyondan. biz yesim ve olgayla orda bulustuk. yesimin 2 arkadasi da vardi, can ve zeki. uludag tiptanlarmis. yesim de uludag universtesinden. ben acliktan olcegim icin panosa gidip hemen blueberry muffinimi aldim. trene kosturduk bindik. yogunluk oldugundan trende biz de first classa oturduk mecbur:) ama gorevli bisey demedi. muffin bana yetmedi hala actim:) trenden inince yagmur yagmak uzere bir gunde bulustuk butun ESN liler brugge istasyonunda. ESN bizi gruplara ayirdi her birimizin basinda bir rehber vardi. olga ben sinem takildik, yesim de 2 arkadasiyla takildi cogunlukla. ben turklerden uzak durmaya calisitigimdan ilgilenmedim pek, ama sonradan cok tatli  insanlar oldugunu farkedip konustuk hep. 
ben gent guzel sanmistim, brugge u gorunce 'oh my god' dedim:) once bir parkin icinden gectik. yemyesil cok guzel. sonra cesitli yerleri gezdik. hem yesil hem tarihi, daha ne olabilir ki dedim. gezinin tek kotu yani grup buyuk oldugndan rehber cocugu pek duyamiyoduk. ayrica biraz hizliydi. 2 kiliseye girdik, kiliseler ilgimi cekmiyo hic. ama bitanesinde ayin-konser vardi, cok guzeldi kizlarin sesine hayran kaldim. sonra deli gibi yagmur basladi. ama biz gezdik yine. zaten kesiliyo hemen. ciselemeye devam etti gerci. 
brugge gente gore cok daha turistik oldugundan turistlere hitap eden seyleri cok gelismis. hediyelik esya dukkanlarina girip ciktik hep. ve yine cesit cesit cikolata dukkanlari heryerde. sehrin merkezinde ortadaki saat kulesinin orda bir cafeye oturduk. cok da super olmayan bir kahveye cok para odedik ama yine de degdi sanirim. hem cok yorulmustuk. 5turk 1ispanyol surekli ingilizce konusabilmeyi becerdik. normalde turkler hep turkce konusma egiliminde olur(ispanyollar bizden beter, grup olduklarinda konusmuyolar ingilzce hic) ama bizim grup iyiydi olga da kotu hissetmedi dolayisiyle. 
ya brugge u anlatamam resim eklemem gerek buraya. cok guzeldi cunku. 
aksam 10a dogru donduk eve, benim pilim bitmisti haliyle. yemek yedik sonrasinda da yattim.

pazartesi
human brain dersiyle ggzel bir baslangic yapmis olsak da derslere gerisi pek guzel gitmedi. microbal ecology ve marine ecology e girdigim anda bur dersleri birakmaliyim dedm kendime. sonra ders avina basladik biotechnology programindan ders alma cabalari. hala kesinlestireilmis degilim derslerimi. derslerimden 2 tanesi technologypark diye biryerdeymis. bugun gittim gordum. Gentin disinda:s bisikletle 40 dakika surdu. yollar cok guzel falan ama, gidilmez kisin falan. otobus bulmam gerek sanirim. ordan olganin yurduna gittik, olga goturmustu bizi technology park a . yurdu bize o kadar kotulesmisti ki canlar ve olga biz boyle igrenc bisi beklerken gayet guzel bi yer gibi geldi bana. tabi ortak banyo tuvalet cok zor bisey ama onun disnda guzeldi bence. 
sonra eve donduk, sinem dil kursuna yazilmaya gitti dutch alicak. ben de evdeydim yesim aradi can zeki yesim yemekhanedeymis cagirdi, yemekhane de bizim evin dibi gittim. yemek yedik sonra merkeze indik. bu sirada dutch a yazilma karari aldm ben de sanirim. (kredi dolsun diye) nehrin kenarinda oturduk hep beraber, waffle aldim tabi ki ben. cikolatali ve kremali:) burda hayatim yemek uzerine oldu zaten. surekli yemek yiyorum:) 
ardindan eve yuruduk. ben karate icin hazirlandim. yesim ve eda da badminton a geldiler. karatede sigorta diye bisey cikardilar basima 35 eur, gicik oldum. karateden sonra bunu aciklamak icin toplanti oldu, baya gec ciktim eve de cok gec vardim ama yanimda yesim vardi neyseki. 

boyleyken boyle. sadece sunu yaptim bunu yaptim diye yazdigimin farkindayim ama daha derin yazilarla baska zaman artik:) 

yarin yapicak isler var ama en guzeli, turk caddesinde kebap yiyip turkiye almanya macini izlemek olucak!

1 Ekim 2010 Cuma

Gent 4

nihayet erken kalkilir

turkiyede malum 6.30-7de kalkiyodum. geldim geleli en erken 9da uyandm. 9 da iyi de bugun nihayet 7.30da kalktim. yine de ilk dersi kacirdim tabi. bisikletimiz henuz olmadigindan 40lik yol yurumeyi gozum yemedi.

10 metre yuksekte yatak. 

ranzama cikmak icin 6 basamak tirmaniyorum. oyle olunca haliyle ciktim mi inemiyorum. tavanda uyuyorum resmen. 

-------------------------

yaziyi yazmaya basladigimda sabahti. smdi gece 1e geliyo saat. Kollarimin agrisindan zor yaziyorum. 
bisiklet kiraladik bugun. sineminkisi benimkinden biraz daha yuksek diye uzuldu. bisikletleri kiralayip eve geldik. evde gecirilen saatlerin ardindan dedik sehir merkezine inelim hem bisiklet aldik, hem ben kontr almak istiyodum. indik, bisiklete yavas yavas alistik. sonra yesim aradi. olga eda ve biz kahve icelim diye sozlestik. kahve yemege donustu daha sonradan. ben yiyemedim bisey hic ac hissetmiyodum cunku. sonra olganin bir arkadasi geldi ispanyol, luis. cocuk basladi cat pat turkce konusmaya. turkiyeye falan da gelmis. bu avrupalilardaki turkiye askini henuz cozemedim ben:) gerci teorime gore bu cocuk turk kizlarla chatlesiyo, kendisi de dedi chatte ogrenmis turkceyi. sonra waffle yemeye gidelim dedik ama 6.30da kapaninca heryer oyle sokak sokak waffleci aradik durduk. sonra olganin baska bir arkadasiyla karsilastik  andrey slovak, olga asiri sicak bi kiz oldugundan herkesi taniyo. yuruyusumuzun sonunda grup 18kisilik oldu. nihayet oturcak bi yer buldugumuda saat 7yi geciyodu. Ben de 8.30da karateye gitmeye karar verdim. yerini de bilmiyorum. haritami almistim ama buladim nereye koydugumu. bu hafta da sporlar hep bedava oldugundan bu hafta denemek istiyodum. gruptakilerden birisi de dansa gidicekmis, seni gotururum dedi. birlikte ciktik 7.30da 8e gelmeden ordaydik. ben 8.30a kadar bekledim karateyi. beklerken kizlarla tanistim. tabi herkes dutch. sporda kimse ingilizce konusmuyo. bana karsi tatlilardi herkes yardim etmeye calisti. neyse girdim salona aman yarabbi o nasil bir disiplindir. ustadan acemiye siraya dizilmemizin ardindan hocalari gosterdi kiz bana. bi tane buuyuk adam var bas hoca 2 tane diger hoca var. bi tane adamin resmi var. onun onunde saygiya geciyoruz falan. zten anlamiyorum japonca ve dutch konusuluyo:) sonra hoca yeni gelenlerin yanina geldi tek tek dedm no dutch. herkes gibi o da super ingilizce konustugundan ok dedi. milletin yardimlariyla cevirilerle yaptim yapmam gerekenleri. asiri zevk aldim zaten canim ciksin istiyodum canim cikti. suan kollarim morarmaya basladi. ama mutluyum:) 
karateden ciktim. tabi bu sefer kimse yok yanimda. yarim yamalak da bi harita var. saat 10u geciyo. gel de yol bul. buldum ama. nasil da guzel buldum ben de anlamadim. tabi azcik yanlis da gittim de olsn o kadar. bisiklete de iyice alistim hem. cok mutlu hissediyorum sehirde yuruyunce ya da bisiklet surunce. miskin olmayi sevmiyorum. canim yansin diye de ondan istiyodum. yasadigimi hissediyim. 

burda sinem herkese kina gecesini anlatiyo:) butun yabancilar kina gecesi adetimizi ogreniyo:) 

butun gun telefonumdaki 4 sarkiyi dinliyorum..

keski sevdiklerim burda olsa, o zaman cok guzel olurdu. cunku mutlu olunabilecek bir yer burasi..

derslere de girsem iyi olucak:/

yarin bruksele gideriz belki. cumartesi Brugge a gidicez. bakalim. 

kapaniyo gozlerim..

29 Eylül 2010 Çarşamba

Gent-3

10 metrelik ethernet kablosu ve ilk ders

Sabah yesim kapiyi tikladiginda banyoya giricektim, kiz hazirlanmis cikiyomuyuz diyo, dedim ben gelemem. sonra beklediler beni. sigorta sirketine gitmek uzere yola ciktik. ben gereken formu yanima almamisim yarin tekrar gidicem. ordan oturum izni alicagimiz belediye binasina gittik. kapaliymis. bu ulkede heryer 3saat falan anca calisiyo gunde. cozemedik henuz sistemi tam. yarin gelin dediler. sonra ben kahvalti yapmadigimdan bir yere girdik. kahve croissant ve blueberry muffinimi aldim, cok yiyorum burda. kahvalti yaptik. burda kahveler baya guzel disarda. dersimiz 13.00de bi binadaydi yesim dedi uzak burasi cikalim yola ciktik. yurudukce yuruduk. oyle guzel yerlere geldik ki, evler malikane gibi ve tarihi, yemyesil cimler turuncu agaclar goller. yurudugum en guzel yoldu sanirim. yarim saaten fazla surdu yol, bisiklete ihtiyacimiz var. ozellikle science kampusune girdik aman yarabbim yuru yuru bitmiyo nasil buyuk bir yer. dersin olucagi binayi bulduk dersligi sorduk gosteremedi yardim sever bir belcikali, kendimiz bulduk yine. Ilk ders marine ecology-ogk. derse heyecan duymamin sebebi 3 gunluk gezi olucak gemiyle dediler. ama cok zor bi ders, hic dinleyemiyorum ve anlayamiyorm. bakalim nolucak. sinif epeyce kalabalikti. hoca ingilizce konustu hep. daha tanisamadik kimseyle. sonra ayni uzun yolu geri yuruduk. burda nedense cok halsizim. baska hic bi is yapmadim bugun. butun kaslarim agriyo. yarin bisiklet alicaz. benim yollari ogrenmem gerek artik. telefonumun gps ini kursam mi ki.

gelirken yoldan turk internet cafeye gittik 10 metrelik ethernet kablosu aldim baya uzun ama bana yataktan nete girme luxunu sagliyo, ki bu cok onemliydi benim icin. simdi yatagimdan yaziyorum bu yaziyi mutluyum. ama cok yorgunum. yazima da 10 metrelik kablo diye baslik yaptim 1 cumle bahsettim ama benim hayatimi o kadar etkiledi yani kablo:)

-----------------------

eski yazilarimi okudum. paylassam mi dedim onlari da. karar veremedim. ben fikir yazisi tarzi yazilarimi paylasamiyorum sanrim lame geliyo:) 

student kick off var simdi. konserler falan da var. gidesim yok ama miskin oldum iyice. evden cikmam gerek. yarin da spora yazilmaya gidicem. bisikletimizi alalim da bir. cok tembel oldum burda, neden bilmiyorum. 

bugun moralim bozuk degil ama. 4 tane sarki attim telefonuma, basa sarip sarip onlari dinliyorum. cok begeniyorum:) 

sanirim disari cikicam.. hazirlaniyim ben. 

-bu ethernet kablosu hayatimi o kadar etkiledi ki sadece yatmak icin girdigim yataktan son 5saattir cikmadim:) miskin oldum iyice:/

Gent-2

masal sehir gent

pazar gunu geldigimden dogru durust dinlenemeden resmi islere basladik ertesi gun. basladik dedigim de burda heryer 1-4 arasi calisiyo. pazar aksami yesimde kaldik. sagolsun evinde agirladi bizi. pzt sabahi ikeaaya gidip esya almaya karar verdik. planimiz erkenden cikip gitmek 1 de de uluslarasi ogrenci ofisinde olmakti. planlandigi kadar erken cikamadik tabi. ikeada cok zamanimiz olmadi o yzuden. ben yatak hali falan aldim mutfak esyalari evin ivir ziviri. cerenle tanistim, o da bizimle geldi. ceren bizim yan daireye tasinan kiz. bizim yanimizda yesim var ortada biz variz diger yanimiza ceren ve annesi geldi. apartmani turk kolonisine cevirdik yani. ikeadan incecik bi yatak aldim haliyle cok rahat edemiyorum ama napalim. eve donduk andrenin ofisine gittik, pek de luzumlu degilmis gerci ama welcome day paketini verdi bana. icinden sim kart cikti onu kullaniyorm simdilik. kayit olmamiz gerekiyomus student id almamiz ama gec olmustu. bi kizla karsilatik slovenyali, ismini unuttum simdi, cok guzel bi kizdi ama:) kiz bize kayit 1 de aciliyo ama kesin 12de gidin dedi. tavsiyelerini aldik. ordan saglik sigortasi icin bi yerlere gittik falan sonra eve geldik. aksama ESN etkinligi vardi 5 farkli pub dolastiriyolardi. on a katilcaz diye hazirlandik falan ciktik sonra. ben sehri hic bilmiyorum, tamamen kizlar buluyo yollari. bi seyde yetersiz olmaya hic gelemiyorum. biran once haritayla dolasmam ve yollari ogrenmem gerek. erasmuslu ogrencilerden biraziyla tanistim. neyse aksami yazasim yok simdi. 
eve gec geldik zaten 1 saat yuruduk eve kayboldugumuz icin. sonra ben namaz falan derken yatisim 4u buldu. amerikadan donup uykumu duzene koydum koyali bu kadar gec yatmamistim. ama sabah 10da kalktm(ki bu da cok gec bi kalkma saati benim icin) bugun kayit icin sira almak icin 12de gittik sira alma makinesi 13te aciliyo ve 13e kadar kuyruk 30metre oldu biz ondeydik neyseki. ID mi aldim. okulun kayit ofisinin oldugu yer cok etkileyici ve lux. sergi falan vardi hatta. baya guzeldi. sonra eve ugradik ben nutellali ekmek yedim:) cok acikiyorum burda. kendimden beklenmeyen bi performansla:) 
sonra science facultye valerie yi gormeye gittik. science faculty sorumlusu. ders programlarimiz falan ondan alcaktik. ben boyle yasli bi kadin beklerken gencecik seker gibi guzel bi kadin cikti karsimiza. dayanamadm dedim, hic boyle beklemiyodm seni diye:) ders programimizi aldik. bi baktik marine ecology dersinde 3 gun denize aciliyomusuz:) sinem almaktan vazgecicek sanirim korktu. benim de en uyuz oldugum ders birden heyecanli bi hale donustu. Science facultu bu arada bizim devlet liselerini andirdi biraz bana. garip bi bina. bakalim daha gorucez. ordan eve donduk. sehirde yururken sokaklari gordukce etkileniyo insan. ozene bozene yapilmis ama tarihi. 6.30da boat trip vardi kanal gezisi ESN nin duzenledigi yine. on a gittim. ismi Adan F ye olanlar ilk boatla gitsin dediler ben de sinemlerden ayrildim bindim boata. Tur basladi. Sehirin bu kadar guzel oldugunu farketmemisim yururken. sanki birileri sus olsun diye sehir yapmislar. masalah dedim:) hani boyle film setleri olur ya oyle. hem de kasvetli degil daha cok romantik bi yani var. her bir bina ayri ayri duygular uyandiriyo insanda. benim kafam biraz mesguldu gezide hakkini verememis olabilirim cok. ama tekrar yapicam kanal turunu. indik biz cerenle sinemleri bekleyelm deidk. ben hala kendimi film setinde hisseden halerdeyim, elimde de telefonum. eve yuruduk sonra, sokaklar falan cok guzel. nesem yerine geldiginde cok sevicem bu sehri. 

ben nasilim? 
bilmiyorum. cevap veremiyorum bu soruya. saskinim hala. hem iyi hissettigimde canimi sikan seyler oluyo. canim sikkin oldugunda guzel seyler oluyo. bilmiyorum ben uykuda gibiyim biraz. hayatim otursun anliycam sanirim nasil oldugumu. 

ozluyorum ama ozlem guzel bi huzun. hem uzakta olmanin ve macerada olmanin bi parcasi sanirim. onemli olan mutlu olmak. 

arka planimda elif ben mervenin mervelerde kaldigimiz aksamdan , o kadar tatli ki bakip bakip duruyorm:) 

until it sleeps dinliyorum ne guzzle sarkiymis. 

anlatamadim gentin nasil guzel oldugunu, yazamiyorum bu aksam. belki de anlatmiyim ki gelip gorsun insanlar istiyorumdur bilincaltimdan:) 

Gent-1

Yol yorgunu

Yarim yamalak bir uyku sersem gibi bir beyinle yola cikmanin faydasi nereye gittigini anlamamak sanirim. sersem bir halde ciktim yola. bavulum kadar agir bir el cantasiyla ciktim yola. Yol boyunca kafami kaldiramadim diyebilirim. yemek yemek icin zor actim gozlerimi, uyumadm hep ama basim dustu durdu. Gucbela ucagin tepesine yerlestirdigim el cantami indirirken yardm etti bi amca sagolsun.  bruksel havaalanina indim gumruge gidene dek cok yoll varmis. gumrukten gectim basladim bavul beklemeye, bavulum gelmedikce panik oldum malum kayip maceralarm var. nihayet geldi bavulum. bavulu aldigim gibi el cantasinda ki agir seylerin hepsini bavula yerlestirdim ki tasimasi rahat olsun. alt kata tren istassyonuna indim. bilet aldim gente. gelen trenin gente gidip gitmedigi konusunda saibeli cevaplar almama ragmen bindim. sonradan anladim ki gidiyormus gente ama cok dolanarak. Bir bucuk saati buldu sanirim gente gitmem. Trene binerken yine yasli bir amca tasidi bavulumu, yaslilar daha yardimsever sanirim. 
Trene binince biraz etrafi izlerim biraz da yazi yazdim telefonuma. onu yaziyim buraya direk:

Trende;
"Trendeyim, belcikaya bakiyorum. oyle etkiledigimi soyliyemiycem. gerci ben zaten genel anlamda etkilenmem pek. hava 10 derece yagmurlu. bir suru esyam var. allahtan tren bos 4 kiislik yer kapliyorm cunku. Bi  kizla tanistim o da gente gidiyormus. Yanimdaki 4 kisilik yerde de o oturuyo. Etrafta ev yok hic. 5tl harcadim tcellden sms atmak icin, ofkeliyim tcelle. Baya yesil gozukuyo ulke. cok sevimli gelmedi ama simdilik. Umarim duragi kacirmam:S ama sanirim son durak:) havanin soguklugunu sevdim. simdi bir bir yanima almayi unurrugum seyleri hatirliyorm yolu izlerken. Tren durdu bir istasyonda gitmiyo,nedenini anlayamiyorm. Garip bisi ingilizce konusulmayan bir ulkede olmak. The unforgiven i dinliyorm deminden beri telefonumda ki nokia melodileri disinda olan tek sarki. oldugundan. sarjim da azmis, kapatmam gerek aslinda muzigi. umarim varirim gent e biran once.keski biraz heyecanli olsam:/ 
safir yazan bir yer gordum uzakta, tukcedeki gibi yazmislar ama 'safir' diye rennginde bi de, mutlu oldum..
Suan tcell e kufrediyorm suan. benim iznim dahilinde olmadan acmis bi application tcell internetten girmis bi de bi kac saniyede 5tl gitti! -interentn 1mb i 24 tl cunku burdan girince- aptal tcellben de access pointten sildim tcell interneti. bosu bosuna param gitti. "

boyle iste.

trenden indim. istasyondaki ilk izlenimlerim kasvetli ve eski bir sehir.
Istasyonda merdivenlerde yasli biri yine bana yardim ediyo bavulumu indiriyoruz. onlar sagolsun merdivenlerde olurdum ben o bavulla. alt kata inince karsimda gordugum ilk sey donerci. dumur oluyorum ben. sinemi beklerken istasyonun disina cikiyorm. istiklal caddesinde gibi hissediyorm kendimi. o kasvetli hava  dagiliyor. agaclar eski binalar, film setinde hissediyorum kendimi. sinem geliyo uzaktan kosarak-o da uyum saglamis ortama basinda sapka elinde kahve havali havali. yesim de geliyo sonra burda tanistigimiz arkadasimiz. ikisi sagolsunlar esyalarimi taisyolar. esyalari eve cikariyorz. 

Ben yorgun ve ac..

Evi gezdiriyolar bana. gayet guzel herseyi. ama esyasi yok. yatak almaya ikeaya gidicez ikea kapali pazar gunu. 
Ev sahibimiz musa amca: daha tam taniyamadim kendilerini ama ilk izlenimlerim;
almanci turk tam ama iyi bir adam. yesimin ailesiyle falan da tanistigindanbize yaridimci olmaya calisiyo. yatak alabilecegmz bir yer soyluyo, yatagi da o getircek biz aldktan sonra.  apartman onunmus. adam zengin:) 
Ben cok acim diyorum cikiyoruz evden. sehir merkezine gidiyoruz. sokaklarin hepsi tarihi, boyle hayal edilen avrupa vardir ya oyle iste. ben cok algilayamiyorm kafam yorgun. turk restorana goturuyolar beni baya guzel bir yer. ordaki adamla da tanismis yesimin ailesi o da bize yardim ediyo, ucuz bir turk market var onu tarif ediyo. bi de turklere guvenmeyin diye nasihat veriyor:)

yesimin 2 turk arkadasi yanimiza geldi sonra ama cok istemiyorm ben turklerle tanismak. yesim ve sinem yeter baska turk olmasa daha iyi. 
alisverisimizi yapiyoruz. sineme yatak aliyoruz 1tane varmis. ben artik ikeadan alirim yarin. 

Eve donduk.. 

ben cok yorgun yine . sehri sevdim ama daha hala farkinda degilim nasil biseyin icinde oldugumun. sanki misafirlige gelmis gibiyim. bavulum falan da ortada. bizim tutucagimz daire icin bu aksam kontrati yapicaz. birazdan temizliycez orayi. ev sifir oldugundan sorun yok temizlikte. 

Ben nasil duygular icindeyim bilmiyorum. sadece yorgunum. gun icinde sevdigim insanlardan gelen mesajlar beni mutlu ediyo. kendimi shut down yapmak istiyorum ama biliyorum uyuyamiycam. Yarini bekliyorum okula gidip gormek istiyorm. Umarim hersey guzel olur. Yorgun bir baslangic yaptim ama mutlu olabilecgime inanmak istiyorum. yazimi da nasil yazidigmi bilmiyorum.